YOLCULUK
Yolculuk yapmanın insana iyi geldiğini defalarca
düşünmüşümdür. Bu düşüncemi doğrulayan birçok olay sıralayabilirim. Mesela daha
önce birlikte yolculuk yaptığımız dostlarla İstanbul'da görüştüğümüzde, farklı
birer kişi gibi görüyorum onları. Nasıl söyleyeyim; iş yerinde veya bir
fotoğraf sergisinde, sokakta tesadüfen karşılaştığımda gördüğüm insanın,
yolculuk esnasındaki hoş haline benzemediğini fark ediyorum. Sanırım şehirdeki
yaşam temposu, evden işe - işten eve disiplini, dolayısıyla stresi oldukça
kasıyor. Keza yoldaki aylaklık halidir bizi nötr eden.
Öyle değil midir; gittiğiniz yerlerde gülümseme ile
karşılaşmak, sıcak bir "merhaba", bir "hoş geldiniz" sözü
her şeyi anlatıyor aslında. Demek hoşsunuz ki gittiğiniz yere de hoşluk
getirmişsiniz. Karşılıklı hoşlaşmanın yarattığı sinerji ile kim elinizi tutsa
peşinden gidecek gibi olursunuz. Yolculuk esnasında karşılaştığınız başka
yolcularla dahi iyi ilişki kurabilirsiniz. Daha doğru ifade ile eşit ilişki
kurulabilir. Zira o da sizin gibi yolcudur. Şehirde kalanlara göre başka bir
frekanstasınızdır. Başkadan kasıt, daha güzel bir statüdesiniz.
"Yolcu"; evet, iyi bir statü. Şehrimizdeki etkin statülerden (şef,
müdür, patron vs. ) daha iyi bir sıfat. Elbette, bence.
Avantajlı bir durum aslında. Yolcu, garip veya korunmasız
biri sanki. Yolda kimden yardım istese ya da kime yol sorsa herkes onun için
çabalar. Birçok şehirden geçerken oralılar size gülümseyerek el sallar. Bu,
pozitif enerji verir insana. İstanbul'da dolmuşta veya servis otobüsünde
giderken hiç kimse size el sallamaz. Siz sallarsanız da; malum garip
karşılanır.
Dediğim gibi yolcu ile kalan farklı frekansta düşünürler
kesinlikle. Yaşadığınız şehirdeyken, iki gün sonrası için yolculuk planları
yaptığınızda veya yolculuğunuzun başlamasına saatler kaldığında ruh halinizi
düşünsenize; kalanlara nasıl tepeden baktığınızı hatırlayın mesela.
Yolculuğunuzu tamamlayıp geri dönüşe başladığınızdaki halinizi de bir anımsayın
tabi. Bu hal otel odasında çantamızı toplarken de belirginleşir. Gidiş
istikametimizde çantamızı daha özenle dağıtır, dönüş başladığında ise adeta
tıkıştırırız.
Umarım abartmıyorum. Elden ne gelir, yolculuk yapmayı
seviyorum. "Sevdiğin işi yap, ömür boyu çalışma." demişler ya! Aynen
öyle. Her güzel şeyin paylaştıkça daha da güzelleştiğini düşündüğüm için, her
iki lafımdan biri de yolculuk üzerine oluyor haliyle.
Ne güzel söylemiş değil mi Arap gezgini: "Akan su temiz
kalır, durgun su kirlenir."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder